- şık bir biçimde
- adv. jauntily
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
sık otlatma — is. Otlayan hayvanların, genellikle koyun ve keçilerin, mera üzerinde sürü hâlinde, birbirlerine çok yakın bir biçimde çobanlar tarafından otlatılması … Çağatay Osmanlı Sözlük
dakika başı — zf. Çok sık bir biçimde, arka arkaya … Çağatay Osmanlı Sözlük
süzülmek — nsz 1) Süzme işine konu olmak Bal süzüldü. 2) Akmak Gözlerimden yaşlar süzüldü. 3) Kuş kanatları gerili olarak görünür bir hareket yapmadan havada ilerlemek Kuş, gene havada süzülüp daireler çiziyor. M. Ş. Esendal 4) mec. Sessizce ve görünür bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bombardıman etmek — 1) top ateşi veya bomba ile bir yere saldırmak 2) mec. bir kimseyi ağır sözlerle paylamak 3) mec. etkili bir biçimde ve sık olarak gündeme getirmek, duyurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bombardıman — is., ask., Fr. bombardement 1) Topa tutma 2) ask. Bombalama Bombardımanlar asabıma dokunuyordu, sakin bir yere kaçmak istiyordum. R. H. Karay 3) mec. Etkili bir biçimde ve sık olarak gündeme getirme, duyurma Haber bombardımanı. Birleşik Sözler… … Çağatay Osmanlı Sözlük
seyrek — sf., ği 1) Benzerleri veya parçaları arasında çok aralık bulunan, aralıklı, sık karşıtı Öğle vapurlarının seyrek ahalisi içinden sıyrıldı, koşarak merdivenleri çıktı. P. Safa 2) Çok bulunmayan, az rastlanan, nadir 3) zf. Uzun zaman aralıklarıyla … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözlü — sf. 1) Gözü olan 2) Herhangi bir biçimde veya renkte gözü olan İri gözlü. Yeşil gözlü. 3) Bölmesi veya gözleri olan Bu masa üç gözlüdür. 4) Deliği olan Sık gözlü kalbur. Birleşik Sözler açgözlü ahu gözlü ak gözlü … Çağatay Osmanlı Sözlük
pençe pençe — zf. Genişçe ve sık lekeler durumunda, yer yer kırmızı bir biçimde Şişman beyefendi tombul ve beyaz elleriyle karnını tutarak gülüyor, al yanakları pençe pençe kızarıyordu. Ö. Seyfettin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller pençe pençeye gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
pıtır pıtır — zf. Sık ve düzgün bir biçimde hafifçe ses çıkararak Sol gözünden pıtır pıtır iki damla yaş dökülüverdi. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
külhanbeyce — sf. Külhanbeyine benzer biçimde, külhanbeyi gibi O sırada, içeriye aykırı şık, serbest tavırlı, külhanbeyce, şen bir genç girdi. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük